Deneyimli Anne
GENEL KONULAR GÜZELLİK DENEYİMLERİM MUTFAK DENEYİMLERİM ANNELİK DENEYİMLERİM GEZME TOZMA DENEYİMLERİM
güncel etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
güncel etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

26 Ekim 2017 Perşembe

Moda



Merhaba dostlar...
Artık moda üzerine de yazmaya başlıyorum. Sevgili arkadaşım "Derya'nın Spor Günlüğü" nün tavsiyesi üzerine karar verdim desem...

Hep söylüyorum ya blogger ortamında çok güzel dostluklar edindim diye. Derya'da onlardan biri. O söyler de ben tavsiyesine uymaz mıyım?

Spor şıklık benim tarzım. Anaaağ olduğum için :) rahat giysileri tercih ediyorum elbette; çünkü çocuğun peşinden koştururken oramı buramı çekiştirmeyi sevmiyorum ama şık olmak istiyorum. İçimde kokoş bir taraf var, farkındayım!

Bakalım "genç anne modası" diye bir akım başlatabilecek miyim?;)

Taa evlenmeden önce aldığım eteğimi çok az giymişimdir.(Evleneli 10 sene oldu etek 11 senelik:)) Ama cıvıl cıvıl renkleri ve uçuş uçuş kumaşı ile beni benden alıyordu her zaman. Daha önceleri babetle giydiğim eteğimi bu sefer de giymekten vazgeçmediğim spor ayakkabılarımla kombinledim.

Eteğim çok renkli olduğu için üzerime düz beyaz v yaka t-shirt giymeyi tercih ettim. Biliyorsunuz V yakalar boynunuzu olduğundan uzun, yüzünüzü ince gösterir. Ben genelde V yaka t-shirtleri ve kazakları tercih ediyorum. Geniş omuz ve küçük göğüslere sahipseniz rahatlıkla siz de tercih edebilirsiniz. Yalnız göğüsleriniz büyükse sarkık göstereceği için pek tavsiye etmem.

T-shirtü uzun bırakıp bir kısmını belime soktum. O salaş görüntü "cool" bir hava verdi bana. Bu tarz etekleri sıfır veya V yaka t-shirtlerinizle kombinleyebilirsiniz.

Eğer vücut tipinize göre giyinirseniz kilolarınızı gizleyip daha ince görünebilirsiniz. Bu ince kumaştan eteğimin beni olduğumdan daha zayıf gösterdiğini düşünüyorum ve modanın aslında insanın kendisine yakışanı giymesi demek olduğunu düşünüyorum.

Üşürsem diye üzerime aldığım kot montumunda eteğimdeki renklerle uyması cuk oturdu diyebilirim.

Ee kim demiş anneler şık olamaz diye? Sizce de şık değil miyim?;)





Devamını Oku...

7 Haziran 2017 Çarşamba

Dönerci Mehmet Usta Tadım Etkinliği


Geçtiğimiz hafta sevgili Ebru'nun daveti ile Dönerci Mehmet Usta'da tadım etkinliğindeydik. Hoş dizayn edilmiş mekanı ve lezzetli yemekleriyle bizlere lezzet şöleni yaşattılar.

İnce kesilmiş eti, yumuşacık ve ağızda dağılan tarzdaydı. Tam benim damak tadıma uygun.



Yanında ikram edilen soğan kebabı da çok güzeldi. Folyoya sarılmış soğanlar o kadar yumuşamış ki dönerin içine sarıp yediğinde çok güzel oldu. Lavaş yemeyim dedikçe daha çok yedim.:) Bu arada lavaşlarını da kendileri yapıyorlar. Hemen oracıkta yapıp masanıza getiriyorlar.

Ayranda benim sevdiğim bol köpüklü ev yapımı "yayık ayranı"ydı. Ayranın musluklu ahşap bidonu da ortama otantik bir hava veriyordu.



Tatlıları da irmikten yapılmıştı ve hafifti.


Restoranda çocuk oyun alanı göremedim ancak ahşap oyuncaklar vardı ve istenildiğinde masaya getiriliyordu.

Arka taraf çok hoş dizayn edilmiş. Rafların üzerindeki süsler dikkat çekiciydi.

Arkadaşım Ebru her zamanki gibi şık ve güzeldi. Beni bu bol sohbetli ve lezzetli etkinliğine davet ettiği için ona çok teşekkür ediyorum.

Bir de garsonumuz Tuncay Bey bizimle çok alakadar oldu. Bize her türlü açıklayıcı bilgiyi verdi, sorularımızdan sıkılmadı ona da ayrıca teşekkür ederim.









Devamını Oku...

24 Ocak 2017 Salı

Pastannecim Etkinliğimiz

Geçen hafta Sevgili Ebru'nun daveti ile Ostim'deki Pastannecim pastanesinin imalathanesini gezmeye gittik.



Amacımız yalnızca gezmekti;) Tabii bloggerları çağırınca işin nasıl olacağından habersiz olan ustamızı, ellerimizde telefonlarla videoya kaydetmeye ve sorular sormaya başlayınca; ustamızda, "siz misiniz bu kadar soru soran?" diyerek verdi önümüze koli koli yumurtaları ve "soru soracağınıza pastayı siz yapın da öğrenin" dedi.:))))


Sadece imalathaneyi gezmekle başlayan serüvenimiz bir workshop'a dönüşünce hepimiz çok eğlendik. Aslında bu kısım "ver coşkuyu" modundaydı.:)




Çocuk ile gelen tek kişi bendim ve oğlumda pastaların nasıl yapıldığına tanık oldu. Makinalar çok büyük geldi gözüne. Mikser hiç evdekine benzemiyordu mesela? Bu kocamaaaan bir mikserdi!



Ustamızın sıcak tavırları da oğlumun orada uslu uslu durmasına yardımcı oldu. Bence ustamız kreşte de çalışabilir, çocuklara böyle pozitif insanlar lazım!:)



Bizi çok nazik ve misafirperver karşıladılar. Her sorumuza sıkılmadan cevap verdiler. Yaptığımız pastaları da bizlere hediye ettiler. Ustamız kendi yaptığı pastayı Mert'e vererek bize ikinci bir jest yaptı.

Gayet steril bir ortamda yapılan pastaların pandispanyasında ve kremasında hazır hiçbir şey kullanılmadığını kendi gözümüzle görmüş olduk. Ayrıca böreklerini severek aldığım "Erciyes Börek" in de onlara ait olduğunu öğrendim.


Franchising verdiklerini, verdikleri bayiliklere iki sene boyunca destek olduklarını öğrendim. Nasıl mı? Mesela aylık cirosu 7000 Tl ama bayi 5000 Tl 'de kaldı. İki yıl boyunca kalan 2000 Tl 'yi onlar telafi ediyorlar. Bunu öğrenince Çayyolu'nda bir bayilikte ben alsam mı diye düşünmedim değil! Şu an kampanyaları varmış. Düşünen varsa bence kaçırmasın!

İlk kez denediğim profesyonel pasta yapım atölyesinden biz çok keyif aldık. Hatta oradaki pastacılara, "ohh ne keyifli işiniz var sizin!" dedim. Sen misin diyen, "günde iki bin pasta yapıp üç vardiya çalışınca hiç de o kadar keyifli olmuyor!" demezler mi?:)









Sevgili Ebru'ya ve Pastannecim pastanesine bu eğlenceli gün için çok teşekkür ederim.

Sevgiler...




Devamını Oku...

9 Ocak 2017 Pazartesi

Ankara'lı Bloggerlar Merhaba 2017

18 Aralık Pazar günü Sevgili Ebru ve Seher'in daveti ile Carmelo's Cafe'de #ankaralibloggerlarmerhaba2017 etkinliğindeydik. Aslında 11 Aralık'ta yapılacak olan bir etkinlikti; fakat İstanbul Beşiktaş'ta patlama meydana geldiğinden ertelenmişti. Neyseki toplandık ve moraller bozukken hepimize iyi geldi.





Çok güzel şekillerle yazılmış blog isimlerimizi Seher kendisi hazırlamış. O kadar güzel ki çerçeve mi yaptırsam diye düşünüyorum.:)

Yine çubuklu isim kartlarımızda çok hoşuma gitti onu da evde çiçeğimin toprağına sapladım. Lazer Markalama-Mavi Tasarım iyi iş çıkartmış.


Masadaki Lali Desing tarafından hazırlanan skulent bitkimizde o kadar güzeldi ki girer girmez dikkatimi çekti. Şimdi kitaplığımda yerini aldı.



Cecile'de bizlere güzel hediyeler hazırlamış. Özellikle suya dayanıklı göz kalemini çok sevdim. En kısa zamanda blog da detaylı olarak da yazacağım.

Termalife maskeleri ile,

Bioblas saç dökülmesine karşı şampuanı ile,

Restorex hızlı saç uzatan sıvı saç kremi ile,

Cilt Bakım Sağlık Lr peelingi ile,





Henkel Persil, Perwoll, Vernel, Pril, Bref 'ten oluşan zengin paketi ile,
Vissmate çamaşır suyu, sıvı arap sabunu, yüzey temizleyicisi ve silikonlu temizleyicisi ile bizlerleydi. Firmalar cimri davranmayıp bol bol göndermişler.:) Hepsine çok teşekkür ederim.




Çok şık bir sunum öyle değil mi? Çok da leziz... Hele "çikolata çorbası" tatlı seveler için ideal! Fıstıklı kurabiye ve kurutulmuş limona batırılmış çikolatası da enfes... Biz annelerin de canı var öyle değil mi? Arada çocukları bırakıp bırakıp kaçmak lazım Carmelo's Kafe'ye! Mekanın her tarafında ayrı bir detay var. Huzur veren mekanlar olur ya, işte tam onlardan! Güler yüzlü ve nazik davranışları da mekan kadar akılda kalıcı ayrıntılardan.



Ayrıca Timboo Cafe şubelerinde aynı gün içinde ve tek seferde yapılacak olan 140tl ve üzeri harcama tutarındaki adisyonlar "Carmelo's Café Gourmand" hediye çeki kazanıyor. Cafe Gourmand, Fransaya özgü bir tatlı ve kahve sunumu. Carmelos’un tatlı örneklerini dilediğiniz bir kahve ile tadıyorsunuz.
Hediye çeki 2 kişilik ve hafta içi 14:00-18:00 saatleri arasında, hafta sonu ise gün boyunca kullanılabiliyor.  Kampanya 15 Ocak 2017 tarihine kadar geçerli.
Benden söylemesi.

Ebru ve Seher'e çok teşekkür ederim. Umarım barış, sağlık ve huzur dolu bir yıla merhaba deriz.

Sevgiler...
Devamını Oku...

24 Kasım 2016 Perşembe

Butikek Etkinliğimiz

Geçtiğimiz hafta Çarşamba günü sevgili arkadaşlarım Nilgün (nilgunozenaydın) ve Ilknur'un (sihirli mavi) daveti ile  zar zor da olsa Butikek Atlantis'e gittim. Zar zor diyorum çünkü navigasyon beni başka bir yere götürdü:) Neredeyse bütün Batıkent'i gezdim.:)))



Butikek ferah ve güzel dekorasyonu ile dikkatimizi çekti.

"Lezzet sepeti" adıyla gelen ve içinde patates kroket, sigara böreği, soğan halkaları, kızarmış tavuk parçaları olan ara sıcaklar harikaydı. Soslarına da diyecek yok!





Pizzalar da gerçekten çok lezzetliydi.





Bu da leziz pastası...



Hizmet, mekan ve yemeklerden memnun olarak ayrıldığımız bol kahkahalı ve bol sohbetli günümüzden güzel anılar bırakarak ayrıldık. Davet eden arkadaşlarıma çok teşekkür ederim.












Bu arada, sadece Butikek'in Atlantis Şubesine özel bir menü fırsatını da hemen sizlerle paylaşayım: Saat 12:00-14:00 arasında Hamburger, shcnitzel, sınırsız pizza ve sınırsız çay sadece 15,00 TL Bence bu fırsat kaçmaz ;)

Atlantis Butikek: Atlantis AVM Kent Koop Mh. Başkent Bulvarı No:213/C Batıkent/ANKARA
Telefon: 0 312 255 18 00





Devamını Oku...

20 Kasım 2016 Pazar

29 Ekim Etkinliği

Sevgili arkadaşım Çınar Ağacım Elif'in daveti ile Tunalı Hilmi Caddesindeki Ege Restaurant'taydık."Atatürk'ün sevdiği lezzetler" konulu etkinliği bence çok anlamlıydı.



Mine Ataman'ın ekmekleri ve Şef Metin Terzi'nin mezeleriyle daha da güzel hale gelen etkinlikte; mezelerde karides ve deniz börülcesi favorim olurken, ekmeklerde incirli ekmek favorim oldu. Aslında ekmeklerin hepsi çok güzeldi ama incirli ekmeği ilk kez duydum ve tadına baktım o sebeple favorim oldu diyebilirim.






Mine Hanım, Atatürk'ün yemek kültürü ile ilgili de enteresan bilgiler verdi.  Mesela insanları etkilemek için önemli görüşmelerini hep şık sofralarda yaparmış ve herkesin iyi giyinmesini ve sofraya öyle oturmasını istermiş. Onu dinlerken ne kadar ileri görüşlü bir insan olduğunu düşünmeden edemedim.

Bu anlamlı günde güzel hediyelerde verildi. Sosyopix 'ten Atatürk magneti ve Hc Hair Care'den maske hediye edildi.






Bir de çekiliş yapıldı, o çekilişte de ben şanslılar arasındaydım ve Chokhhoshtan 'ın servislerini kazandım.

Bu güzel etkinliğe davet ettiği için Elif'e çok teşekkür ederim.


Devamını Oku...

13 Haziran 2016 Pazartesi

Ödül ve Ceza ile İlgili Düşüncelerim

Çocuğa ödül ve ceza verilmeli mi verilmemeli mi? Bununla ilgili birçok ayrı düşünce var. Kimisi ödül ve cezanın olması gerektiğini savunurken kimisi olmaması üzerinde duruyor. Kimi zaman da ödülün olması gerektiği cezanın ise olmaması gerektiği ile ilgili yazılar okuyorum.

Özellikle ceza ile ilgili çok farklı düşünceler söz konusu. Her şeyin modası olduğu gibi bunun modası da var ve bir ara birçok kişi cezanın olmazsa olmazlardan olduğunu savunurken şimdilerde cezanın kesinlikle çocuk eğitiminde olmaması gerektiğini savunuyorlar.

Benim düşüncem ise ödülün arada olması, cezanın ise kesinlikle olmaması gerektiğinden yana!

Ceza konusunu Dr. Üstün Dökmen çok komik bir dille anlatıyor. "Mesela siz bir çubuk ile yaban arılarını rahatsız ettiniz oradan geçen bir fil de gelip hortumu ile size vursa nasıl olurdu?:))) Bunun müeyyidesi arıların sizi sokmasıdır" diyor. Hakikaten öyle, düşünsenize yaptığınız her hatadan dolayı cezalandırılsak cezasız günümüz olmazdı herhalde!

Benim oğlum 3.5 yaşında, hayatı henüz öğrenmeye başladı. Yanlışları da olacak doğruları da. Her yanlış yaptığında onu cezalandırsam bir daha hata yapmaya korkar herhalde! Zaten sırf korkuğu için hata yapamaz ama benim olmadığım her yerde o hareketi deneme olasılığı oldukça yüksek! Yani ben onu eğitmiş olmayacağım sadece benden korktuğu için o hareketi yapmamış olacak bu da ne kadar sağlıklı ki! Hem kendisine sürekli ceza veren birini de ne kadar sevebilir o da tartışılır! Annesi olmamdan dolayı içinde kıvılcımlar olabilir ama eminim ki öfkesi daha büyük olacaktır!

Ceza öfkeyi doğurur ve sonucu sürekli olmaz diye düşünüyorum. Peki ceza vermezsek bazı davranışları nasıl kazandıracağız ona? İstemediğimiz davranışları yapmakta ısrar ederse ne yapacağız? Biliyorum aklınızdan bu sorular geçiyor. İşte burada da uzmanlar "geri bildirimden" bahsediyorlar. Nedir bu geri bildirim? Asortik asortik konulmuş terimlerle değil de benim okuduklarımdan anladığım şekli ile bahsedeyim size geri bildirimden! Yani "vicdan oluşturma" dan bahsediyorlar. Ben de kesinlikle bundan yanayım. Bir düşünsenize size iyi davranmış, sevgi duyan birine karşı ne kadar fütursuz kalabilirsiniz? Onun söylediklerini yapmaya çalışmaz mısınız? Buradan kasıt her dediğini yapmak değil, yapmasanız bile onu kırmadan üzmeden anlatmaya çalışmak! Böylesi bir hareket daha uzun vadeli olmaz mı? 

"Vicdan" üzerinde durulması gereken bir konu. Çünkü çocuklarımızı yetiştirirken "karşılığında bir şey yoksa iyilikte yok" anlayışını veriyoruz! Bu çok tehlikeli ve çıkarcı bir anlayış! Her iyiliğin ardından bir çıkar sağlamaya çalışmak çocukların ileride hayatlarını nasıl etkileyeceğini düşünsenize! Korkunç bir şey yeni yetişen nesillerimiz için!

Ben ceza vermek yerine, oğluma "alternatif sunmayı " ya da yaptığı davranışın "doğal sonucuna" katlanmasınına izin vermeyi doğru buluyorum ve elimden geldiğince bu yöntemleri uygulamaya çalışıyorum.

Mesela markete gittik ve oğlum bir sürü şey almak istiyor ben de almasını tasvip etmiyorum, burada ona "en çok hangisini almak istiyorsan arasından seç onu alalım" diyorum birini seçip getiriyor. Ya da yemekten önce çikolata yemek istiyor "yemekten sonra tabii ki yiyebilirsin" diyorum.

Doğal sonucuna katlanmasına izin vermekte bazen iyi oluyor. Karla oynamak istediğinde eldivenlerini giymesini söylemek yetmiyor bazen ama ona izin verip elleri soğuktan yanmaya başlayınca ne demek istediğimi daha iyi anlıyor. Zarar vermeyecek hareketlere izin vermek gerçekten çok etkili oluyor.


Ödüle gelince, Pedagog Adem Güneş çocuklara ödül verilmesini doğru bulmuyor. İvan Pavlov'un hayvanlar üzerinde uyguladığı "şartlı refleks" deneyinin insanlar üzerinde uygulanmasına ve psikoloji bölümlerinde ders olarak gösterilmesine karşı! Aslında çok da haksız değil! Evet birçok deney önce hayvanlar üzerinde yapılıyor ve buradan çıkarılan sonuçlara göre ilaçlar üretiliyor. Bunun doğruluğu yanlışlığı da tartışılırken aslında bir şeyi unutuyoruz. Biz insanız ve irademiz var. Hayvanlarda olmayan bir şeyi nasıl olur da kendimize uygularken bu kadar rahat davranırız? İrade nedir? Bir şeyi yapıp yapmamaya karar verme gücüdür. Bu sebeple şartlı refleksin insanlar üzerinde uygulanması bence de çok sağlıklı değil!

Mesela çocuğunuz güzel bir karne getirdi ona bir hediye aldınız, karnesinde kırık getirince almadınız? Çocuk şöyle düşünmez mi? Annem babam beni başarılı olursam seviyor? Hele bazı duygularını henüz ayırt edemeyecek bir yaşta ise, henüz ilkokula gidiyor ise...

Zor bir durum öyle değil mi? Arada benim de kafam karışmıyor değil! Sürekli olmaması ve çok sık maddi ödüllere kaçılmaması sureti ile ödül verilebileceğini düşünüyorum. Ki ben tuvalet eğitimi esnasında ödül yöntemini kullandım. Ufak tefek hediyeler aldım ama bu iki üç gün kadar sürdü sonra bıraktık.

Yine burada da bazı uzmanlar "sarılmak, gülümsemek" gibi ödüller verileceğinden bahsederken, diğerleri bunların ödül denilmesine karşı! Ben de "ödül" denilmesine karşıyım! Ben oğluma ödül vermek için yapmıyorum ki gerçekten sarılmak istediğim için sarılıyorum. Onun büyüdüğünü gördüğüm için mutlu oluyorum ve gülümsüyorum. Yine tuvalet eğitiminde çişini kakasını lazımlığına yaptığında sarıldım ama ödül olsun diye değil büyüdüğünü görmek beni mutlu ettiği için yaptım. Bunu bir ödül gibi düşünmek bana biraz samimiyetsizce geliyor! Neden öyle geliyor? Çünkü ödülün sözlük anlamı "bir iyiliğe, başarıya karşılık olarak verilen armağan, hediye" dir. Ben bunu karşılık için yapmıyorum ki neden adı ödül olsun?! Ama diğerleri ödüldür ve biraz kullanılabilir!

Benim düşüncelerim ve deneyimlerim böyle, sizler neler düşünüyorsunuz? Deneyimlerinizi bekliyorum.

Sevgiler...














Devamını Oku...

2 Mayıs 2016 Pazartesi

Guguk Kuşu Filminin Yorumu

One Flew Over the Cuckoo's Nest yani Guguk Kuşu...

Dramatik bir film olan Guguk kuşu, 1975 A.B.D yapımı. Kitabını Ken Kesey'in yazdığı, yönetmenliğini Milos Forman'ın yaptığı film tam dokuz dalda Oscar'a aday gösterilmiş ve beşini almayı başarmıştır.

Konusu enteresan ve çarpıcı. Cezaevinden kurtulmak için, akıl hastası numarası yapan bir mahkumun (Jack Nicholson / Randle P. McMurphy) orada geçirdiği zaman anlatılıyor.

McMurphy kavgacı, ukala tavırlarıyla o koğuşun otoriter hemşiresinin (Miss Mildred Ratched) gözüne batmaktadır ve aralarında bir güç savaşı başlar. "Kimin dediği olacak" savaşıdır bu ve Miss Mildred Ratched çok hırslıdır. Sözünü dinletemeyince McMurphy'i hizaya getirmek için her şeyi yapar.

McMurphy kendine güvenen bir adamdır ve tımarhanede kendini sevdirir. Onlara aslında "siz deli değilsiniz, sadece toplumdan biraz farklısınız , hassassınız" mesajını vermeyi başarmıştır. Oradaki insanlar hemşireye bir şey söyleyemezken McMurphy sayesinde başkaldırmaya başlamışlardır.

Beni en çok etkileyen sahne hatta bütün filmin anlaşılmaya başladığı sahnedir bence "Billy Bibbit'in intiharı!" Önce bu sahneyi kaçırdım ve o yüzden sonunu bir türlü anlayamadım. Sonra tekrar izledim ama yine kafamda detaylandıramadığım için anlamadım.:))) Sonra araştırdım ve ingilizce yayının birinde bu filmin kitabında yazdıklarından bahsetmiş. Yazı da ..."ödipal çatışma yaşayan Bibbit'in belli bir yaşa kadar cinselliği hiç yaşamadığını, McMurphy sayesinde bu duyguyu yaşadığından bahsetmiş! Hemşire onun yıllarca baskılanan duygularından faydalanıp çocuğu manipüle etmesiyle (arkadaşının sevgilisini ile ilişkide bulunduğu utanç) intihar ettiğinden söz etmiş"... Bu kısmını okuyunca film kafamda oturdu.:)

Filmin sonunu hiç ama hiç tahmin edemedim doğrusu. Şef Bromder McMurphy'i yastıkla boğarak öldürüyor. Burada şoke oldum çünkü onu en iyi anlayan kişilerden biriydi. Bunu beklemiyordum doğrusu! Sonunu söylemeli miydim bilemiyorum?;)

McMurphy'in son hali aldığı elektrik şokundan dolayı çok kötüydü acaba bu halde kalmamalı düşüncesiyle mi öldürdü Bromder bilemiyorum!

Aslında tüm film burada anlatılmak isteniyor. Onlar farklılar ancak onları iyileştirmeye çalıştığını söyleyenler de çok masum değiller! Akıl hastanelerinde yapılanlar onların sadece beyinlerini uyuşturuyor, onları iyileştirmiyor!

Ben bugüne kadar nasıl izlememişim diye hayıflandım. Dram seviyorsanız bu filmi muhakkak izleyin, harika bir film!

Hatta bu film ile ilgili çok enteresan bilgiler de okudum. Mesela filmdeki hemşirenin en iyi kadın oyuncu seçilmesine rağmen başka hiçbir film de oynamaması gibi, Şef Bromder'ın oyuncu olmaması gibi...

Aranızda daha önce Guguk Kuşu filmini izleyen var mı? Siz nasıl buldunuz?

Devamını Oku...
blog şablon tasarım sosyal medya kafe
DENEYİMLİ ANNE COPYRİGHT © 2015 TÜM HAKLARI SAKLIDIR.BLOGUMDA YAYINLANAN YAZILARIN VE RESİMLERİN İZİNSİZ KULLANILMASI 5846 SAYILI FİKİR VE SANAT ESERLERİ YASASINA AYKIRIDIR.
www.deneyimlianne.com’ da yer alan tüm bilgiler, kişisel deneyim ve araştırmalarımdır.Tedavi ve teşhis özelliği taşımaz,
sadece tavsiye ve bilgilendirmeye yöneliktir.Her bireyin gereksinimlerinin farklı olduğu göz önüne alındığında, kendinize ve çocuğunuza özel yöntemler için mutlaka konunun uzmanına başvurun.